GAFLET




GAFLET  NEDİR ? BİLELİM ÖGRENELİM ;




Gaflet Kelimesinin Sözlük Anlamları : Dalgınlık, dikkatsizlik, boş bulunma, aymazlık, dalgı, ihtiyatsızlık.olarak bilinir , 


Gaflet, kulun ebedî hayatına zehir saçan mânevî bir hastalıktır. En öz tâbiriyle;“Kulun, kendisini yoktan var eden Rabbi’ni unutması” şeklinde târif edebiliriz. Cenâb-ı Hakk’ı unutan bir gönül, gaflet girdabına kapılır ve selâmet sâhiline varamadan ziyân olup gider.Gaflet, anlık zevkler uğruna ebedî bir saâdeti felâkete uğratmak, fânî olan dünya hayatını bâkîye, yani sonsuz cennet hayatına tercih etmek hamâkatidir. Gaflete düşmüş bir kimse, okyanus ortasında dümeni kırılmış bir gemiye benzer ki, hangi girdapta boğulacağı belli değildir. Şu fânî hayatta herkes öleceğini bilir. Lâkin gaflet perdesini aralayarak öleceğinin idrâki içinde ve tam bir kalbî teyakkuz hâlinde yaşayabilen acaba kaç gönül vardır?



Her canlı bir gün mutlakâ ölümü tadacaktır. Ecel denilen o testiye düşmeyecek bir insan yoktur. Fakat insanoğlu, ekseriyetle çevresindeki insanların birer birer dâr-ı bekaya göç edişlerini seyreder de, yine de gafleti sebebiyle ibret alamaz, kendini dâimâ ölümden uzak görür… Aslında insan, ömrü boyunca sayısız kere ölümle yüz yüze gelmektedir. Nitekim yaşanan hastalıklar, beklenmeyen sürprizler, meydana gelen felâketler, hayatta her an mevcud olan, fakat insanın gaflet ve acziyeti sebebiyle çoğu kez habersiz olduğu nice hayatî tehlikeler, ölümle insan arasında çok ince bir perde olduğunun bir göstergesi değil de nedir?




Gâfil bir kimse, hayatı nefs gözlüğüyle seyrettiğinden, bir gün mutlaka karşılaşacağı ölüm, diriliş, hesap, sırat gibi zor menzilleri unutur. İlâhî nîmetler karşısında nankörlük ederek pervasızca günahlara dalar. Cehâlet, şehvet, ihtiras, kibir, gurur, cimrilik ve öfke gibi hamâkat manzaraları sergiler. Kalbi gafletle perdelenen gönül, hakikati idrâk edemez hâle gelir. Bu sebeple büyükler, üç sıfatla muttasıf olan insanların aslâ Hak dostu olamayacaklarını bildirmişlerdir. Derin bir gafletin neticesi olarak kişide hâsıl olan bu üç vasıf; cimrilik, kibir ve ahmaklıktır.



Kibirli insan, Cenâb-ı Hakk’ın “Kibriya” sıfatından hisse almaya çalışır ve bunun için de kahra uğrayanlardan olur. Kur’ân-ı Kerîm, kibre düştükleri için ilâhî kahra uğrayan İblis, Kârun ve Bel’am bin Baûrâ’yı bizlere misal olarak zikretmektedir. Nitekim İblis, kibrinden dolayı Allah Teâlâ ile cidâle kalkıştı. Âdem u hakkında, “Ben ondan üstünüm.” dedi, kahroldu gitti. (bkz. el-A’râf, 12; Sâd, 76)


Ahmak insan ise, nefsânî arzularının tahakkümü altına girdiğinden kalbinin önüne perde çekilmiş kimsedir. Böylesi kimseler, sonsuz deryâ karşısında damlaya sevdâlanır, yani fânî olan dünyayı bâkî olan âhirete tercih ederler.İnsanların idraklerinde beliren “Hayat nedir?” suâline, yalnızca toprağın rutûbeti ve mezar taşlarının katı sessizliği cevap olarak yükselecekse, böyle gâfilâne bir hayattan daha acı şey ne olabilir? 




Velhasıl gâfil insan, vahyin ışığında değil de terbiye olmamış ham nefsinin karanlıkları içerisinde hüküm verdiğinden, doğru olduğunu zannederek dâimâ yanlış hükümler verir. Peygamber Efendimiz’in; “nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.” şeklinde tarif ettiği Cennet dahî, bakış açısındaki çarpıklık sebebiyle gâfile Cehennem gibi görünür. Bu sebepledir ki gâfil bir insan, kendisini yükseltip yüceltecek fazîletlerin değil, aşağıların en aşağısına düşürecek rezilliklerin peşinde koşar. Hayrı şer görür, sefâleti saâdet zanneder. Düştüğü derin gaflet çukurundan da ancak ölümle uyanır. Lâkin o vakit her şey bitmiş, hataların telâfî fırsatları ebediyyen elden kaçmış olur.Her nakşında ayrı bir hikmetin sergilendiği bu ilâhî dershânede insana ihsan edilen nimetler, kişinin gönül dünyasına göre ya hayra götüren veya şerre sürükleyen iki uçlu bir bıçak gibidir. İnsana düşense, -Rabbi’nin kendisinden arzu ettiği şekilde- âhiret rotası üzere yaşanan bir dünya hayatıdır. Yâ Rabbi! Biz kullarını gâfillerden eyleme. Cümlemizi, kalpleri Allâh'ın zikri ile huzur bulan, Allâh’a kulluk idrâkini gönüllerinde dâimâ canlı tutan sâlih kullarının zümresine ilhâk eyle!



MUBAREKLER GAFLET HAKKINDA NELER SÖYLEMİŞ BUYRUN OKUYALIM ;


Hz. Muhammed (S.A.V.); "Mümin kimse, günahını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günahını burnu üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür" buyurdu.


ABDULKADİR GEYLANİ : Kulun Allahü teâlâyı sevmesinde samimi olup olmadığı, başına bela ve musibet geldiği zaman ortaya çıkar. Bela ve musibet geldiğinde sabır ve sükun halini muhafaza edebiliyorsa, o gerçekten Allahü teâlâyı seviyor demektir. Musibet ve fakirlik zamanında sebat gösterebilmek bu sevgiye delil ve alamet yapıldı 


HZ ALİ  : Gaflet insana gurur getirir, helake yaklaştırır. 
HAZRETİ OSMAN : Gafil olmayın, sizden gaflet olunmaz.
Share on Google Plus

YAZAR : Suleyman

(Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.) -Şems-i Tebrizi Hz

0 yorum:

Yorum Gönder

Facebook Sayfamızı Beğen