FENÂ-Fİ’L-İHVÂN




KARDEŞİNİ KENDİNE TERCİH ETMENİN FAZİLETİ (Fenâ-Fil İhvan)


Fena   : Yokluk, yok olma;
İhvan  : Eş, dost, sâdık arkadaş.



Fenâ-fî-l-ih¬vân tabiri manevî terbiye metotlarında meslekî bir düstur olarak kul¬lanılan yeni bir terimdir. Hazret-i Üstad (R.A) yeni teri¬min anlaşılması için fenâ-fi’ş-şeyhe benzetmiştir. “Ehl-i tasavvufun mabeyninde fenâ-fi’ş-şeyh, fenâ-fi’r-resûl ıstılâhatı var. Ben sofi değilim. Fakat, onların bu düsturu bizim meslekte fenâ-fi’l-ihvân suretinde güzel bir düsturdur”() O halde fenâ-fi’l-ihvânı anlamak için evvela fenâ-fî-ş-şeyhi anlamamız gerekmektedir. Fenâ-fî-ş-şeyh tabiri hicri üçyüz senesinden itibaren kulanılmağa başlanmış ve halen devam etmektedir.




İmam-ı Rabbani (R.A) şöyle emrediyor:






“Bilesin ki; bir zorlama ve yapmacık olmadan şeyhin müride râbıtasının husûlü mürid ile mürşid arasındaki rabıtanın tam olduğuna alâmettir. İşte rabıta faydalanma ve faydalı olma sebebidir. Asla, rabıta yolundan daha yakın bir yol yoktur.






"Sizden hiçbiriniz, kendi nefsi için istediğini ve sevdiği şeyleri din kardeşi için de isteyip sevmedikçe gerçek bir mümin olamaz,”[ Buharî, İman, 8; Müslim, İman, 69; Nesaî, İman, 19.]



Hadis-i Şerifi bu konuda her şeyi ifade edecek kadar özlüdür.



Hadisi-Şerif tasavuftaki
“Fenâ-Fil ihvan” anlayışının temelidir. Allah için sevilen ve sayesinde nice ilahî lütuflara erişilen mümin kardeşler, insanı Allah’a düşman eden mücrim nefis kadar sevilemezse, bu sevgi yetersizdir.



Başkasına infak ve karşılıksız sevgi, ancak gerçek ve kuvvetli bir imanla elde edilebilir.
Allahu Teala’yı yakinen tanımayan ve O’nun yüce sevgisiyle eşyayı gönlünden atamayan kimse, başkasını karşılıksız sevemez, dünyevî bir çıkarı olmadan kimseye ikram edemez. Allahu Teala’nın rızasını her şeyin üstünde tutmanın nasıl olacağını ispat eden şu müminlerden, gerçek iman ve kardeşlik dersini öğrenelim.



Velilerden CÜNEYDİ BAĞDADİ [k.s] demiştir ki:



“Arkadaşlığın hakkı, kendi malından kardeşine bolca verip onun malına göz dikmemen, kendin ona insaf edip ondan insaf beklememen, sen ona tabi olup onun sana uymasını arzulamaman, ondan sana ulaşan iyilikleri çok görüp senden ona ulaşanları az bulmandır.”
[ Sühreverdî, Avarif, 433. [Trc:559].]


Büyük velilerden Zünnûn el-Mısrî [k.s] demiştir ki: “Gönlü Hak’ka açılmış zahidin alameti üçtür:


1-Elinde biriken malı dağıtır.

2-Olmayanın peşine düşmez.

3-Yiyeceğini başkalarına ikram eder.” 

[Avarif, 248 [Trc: Gerçek Tasavuf, 315]]


Velilerden Ebu Bekir b. Ebu Sa’d [k.s] demiştir ki:



“Sufilerle arkadaşlık eden kimse, nefsini, kalbini ve malını aradan çıkararak sırf Allah için arkadaşlık yapsın. Çünkü, kalbini ve niyetini maddi şeylere bağlayan kimse, asıl maksadına ulaşamaz.”

Share on Google Plus

YAZAR : Suleyman

(Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.) -Şems-i Tebrizi Hz

0 yorum:

Yorum Gönder

Facebook Sayfamızı Beğen